Ocak 23 21:18

ADİL EKONOMİK VE SİYASİ DÜZEN

ADİL EKONOMİK VE SİYASİ DÜZEN

Özel mülkiyeti ve özgür girişimi yasaklayan, devlet için fertleri feda edip insani yetenekleri kısırlaştıran, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, ahlak ve maneviyatı yozlaştıran komünist sistem, henüz bir insan ömrünü bile doldurmadan çürüdü ve Sovyetler Birliği çöktü.

Ardından, faiz ve fırsatçılık yoluyla sömürü sermayesini tekelleştiren; devletin dizginlerini ele geçirip fertleri demokrat robotlar haline getiren; küreselleşme palavrasıyla insanlığı köleleştiren ve bu zulüm saltanatını sürdürmek için savaş, işgal, anarşi, uyuşturucu, fuhuş, mafya gibi her türlü ahlaksızlığı ve zorbalığı mübah gören kapitalist sistem de sonunda iflas edip çözüldü.

Komünizmin, faizi kaldırması ve sosyal adaleti savunması doğru, ama hür teşebbüsü ve mülkiyet hakkını yasaklaması ve hürriyetleri kısıtlaması yanlıştı.

Kapitalizmin; özgür girişimi ve özel mülkiyeti serbest bırakması doğru, ama faizcilik ve tekelcilikle sömürü çarkını kurması yanlıştı. İnsan ve toplum fıtratına, doğal ve sosyal yasalara aykırı olan bu yanlışlar yüzünden, her ikisi de zulüm yapmıştı ve yıkılmıştı.

Şimdi Komünizmin ve Kapitalizmin yararlı yönlerini özünde barındıran, ama zararlı yönlerini bırakan;

1- Akl-ı selimin

2- Müspet bilimin

3- Vicdani kanaat ve tatminin

4- Tarihi birikim ve tecrübelerin

5- İlahi dinin prensiplerinin

6- Ve evrensel hukuk kaidelerinin

Bunların hepsinin ortaklaşa “doğru” bulduklarını esas alıp, “yanlış” bulduklarından sakınılarak hazırlanan bir ADİL DÜZEN’e ihtiyaç vardır ve kaçınılmazdır. İnsanın bozulmamış fıtratı, yani yaratılış ayarı ve vicdanı, iyi ile kötüyü ayıran en önemli bir dayanaktır. Zira Hz. Peygamber Efendimiz, Hicretin 9. yılında gelip Müslüman olan bir Zatın:“Ya Resulûllah; iyilik nedir, kötülük nedir? Bunlar nasıl bilinir ve ayırt edilir?”sorusunu, sağ elinin üç parmağını onun göğsüne (kalbi üzerine) bırakıp, şöyle yanıtlamıştır: İyilik; onu işlediğinde, senin iç dünyanı (fıtri duygularını ve vicdanını) huzura kavuşturan ve sana mutluluk ve manevi rahatlama hissi yaşatan davranışlardır.Kötülük ise; başka insanlar o konuda sana fetva verseler bile, onları yaptığında iç dünyana (fıtratına ve vicdanına) huzursuzluk yaşatan ve sende mutsuzluk oluşturan tavır ve yaklaşımlarındır!..”

Biz bu nedenle, Adil Düzen’in temel esaslarını yazıp tartışmaya açmaya, ilim ve fikir erbabının tenkit ve tekliflerini almaya çalışacağız.

Adil Düzen’in:

1- Ekonomik prensip ve projelerini,

2- Siyasi ve idari yapılanma biçimini,

3- İlim ve eğitim sistemini,

4- Ahlaki-Dini kurum ve kriterlerini,

Okurlarımızın ilgi ve bilgisine sunacağız. Adil Düzen’in, öyle hayali ve hamasi sloganlar olmayıp, tamamen ilmi ve gerçekçi, orijinal ve milli bir program olduğunu ortaya koyacağız.

EKONOMİK ADİL DÜZEN

Adil Ekonomik Düzen’in temel esasları şunlardır:

A- Adil Ekonomide DEVLET:

1- Makro planda ve ülke çapında genel kalkınma planları hazırlayan,

2- Ülke ihtiyaçlarına ve dünya standartlarına uygun ve verimli yatırım projeleri ortaya koyan,

3- Destek, yönlendirme, teşvik ve altyapı hizmetleri yapan,

Ortak konsensüsle oluşmuş (Anayasal) Milli kurum ve kurallara dayalı; laik, demokratik ve sosyal bir hukuk yapılanmasıdır.

B- Adil Ekonomide PARA:

1- Faizin her türlüsü kaldırılmıştır.

2- Para, üretilen mal karşılığıdır.

3- Karşılıksız para basılmayacaktır.        

4- Para:

a. Ya arsa ve tarlanın

b. Ya tesis ve fabrikanın

c. Ya üretilen standart bir malın

d. Ya da altın ve döviz karşılığı Milli varlığın olacaktır.

5- İstenildiği anda mal paraya, para mala çevrilebilir durumdadır.

6- Ekonomik ve ticari hizmet ve girişimlerde herkese adil muamele yapılacak ve tam bir fırsat eşitliği sağlanacaktır.

7- Fiyatlar arz ve talebe dayalı kriterlere göre, serbest piyasa ekonomisi içinde tabii olarak ayarlanacaktır.

Görüldüğü gibi Adil Düzen'de para; sadece üretilen bir malın "değeri"dir ve değişim (alışveriş) için gereklidir. Kalkınma için önce para lazım değildir. Örneğin bir ekmek üretmek için"buğday, un, su, tuz, maya, odun (pişirici) ve insan emeği" yeterlidir. Para ise; ancak ekmek üretildikten sonra, onu üretenlere "ürettiği kadar tüketme hakkı tanıyan" bir devlet belgesidir.

Bazı insanların "iyi güzel amma, bu Adil Düzen projelerini uygulayacak parayı nereden bulacaksınız?" sorusu, doğal ekonomiyi bilmemelerindendir.

Hatırlayınız 2. Dünya Harbi sonunda Almanya'da bir çorap, yüzlerce Mark’a alınacak şekilde paranın değeri düşmeye başladı. Almanya, elindeki bu kâğıt parçalarıyla kalkınmadı. Yeraltı ve yer üstü kaynaklarını kullanarak, kalifiye ve kaliteli insan gücünü devreye sokarak, çalışma ve üretme şartlarını hazırlayarak ancak yeniden ekonomisini düzeltmeyi başarmıştır.

Siyonist ve kapitalist sömürü sistemlerinde ise: "Kalkınma için önce sermaye (para) lazımdır" şartı koşulmaktadır. Çünkü "Para"yı Siyonist sermayedarlar basıyor ve bu kâğıtları bankada bloke ederek bunları "faizli kredi" olarak girişimcilere dağıtıyor ve böylece insanlığın alın terini ve emeğini sömürüyor. Bugün "Dolar" diye Siyonist merkezlerin bastırdığı trilyonlarca liralık karşılıksız paranın (daha doğrusu yeşil boyalı kâğıtların) insanlığın kanını nasıl emdiğini herkes biliyor.

Devamını okumak için tıklayınız.

Yorum Yaz