Aralık 04 18:14

“ALLAH-RASÜL-MUHAMMED” MÜHRÜNE KURBAN!..

 “ALLAH-RASÜL-MUHAMMED”  MÜHRÜNE KURBAN!..

Ne sırların saklı, Ey Can özümde

Açığa vurduğun, cehrine1 kurban…

Ruhumuz canlandı, Milli Çözüm’de

O sonsuz ilminin, bahrine2 kurban…

        

Ey Dost sıbğatullah3, rengin aşkına

“Allah, Rasül, Muhammed”, Mührüne kurban…

İmtihan; Hak-Bâtıl, cengin aşkına

Bir canım var; vuslat, mehrine4 kurban…

          

Bir ömür boyunca, neler görgünüm5

Yârin hasretiyle, geçer her günüm

Yakında bitecek, dünya sürgünüm

Ölüm vuslat; ecel, zehrine kurban…

        

Mü’min gönüller hep, Rabbe hasretli

Vahdet mührü taşır, Adem kesretli

İnsan yaratıldı, Rahman suretli6

Tecelli tezahür, sihrine7 kurban…

        

Dünyada halife8, sırra habir’dir

Bu sıfata layık, milyarda birdir

Varlık aynasında, Zat-ı Kebir’dir9

Ezel Ebed zuhur, nehrine kurban…

        

Hikmet mektebinde, meal okursan

Hizmet meclisinde, irfan dokursan

İman itminanla, fokur fokursan

Adem suretinde, çehrene kurban…

        

Şükür kalpten şirki, nifakı zail10

Eyledin Sultanım, aşkına mail

Lütfunla olursam, rü’yete nail

Lâ-mekân11 nur-makam, şehrine kurban…

        

Basiret gözüyle, gerçek görülür

Milli Çözüm ile, zafer örülür

Şerit filim gibi, evren dürülür12

Her boyut tüm zaman, dehrine13 kurban…

        

          

1- Cehri: Aleni, aşikâr, açığa vurulan, yüksek sesli.

2- Bahr: Deniz, okyanus, büyük göl veya nehir.

3- Sıbğatullah: Allah’ın boyası.

(İşte) Allah'ın boyası (tabiattaki muhteşem renk ve desenlerin yaratılışı ve canlı cansız her varlığa vurulan vahdet damgası)! Allah(ın boyasın)dan (Kur’an ahkâmından ve ahlâkından) daha güzel boyası olan kimdir? Biz (yalnızca) O'na kulluk edenleriz.” (Bakara: 138)

4- Mehir: Yüksek meblağlı düğün hediyesi, evlilik bedeli.

5- Görgün: Görgülü ve donanımlı, güçlü ve dayanıklı, uğurlu ve itibarlı.

6- “Allah, Ademi kendi suretinde yarattı.” (Hadis. Buhari İstizan-ı, Müslim Birr, 115) “(İnsanın) Yüzünü (çehresini) tahkir etmeyin. Çünkü Allah, Ademoğlunu, Rahman suretinde yaratmıştır.” (Hadis. Taberânî no: 13. 404)

7- Sihir: Olağanüstü, mucizevi yaratılış ve tecelli harikaları.

8- “(Kullarıma hatırlat!) Hani bir zamanlar, Rabbin meleklere: "Ben mutlaka yeryüzünde (Hakkın ve hayrın temsilcisi ve takipçisi olacak, hükümlerimi uygulayacak, ilim, imkân ve istidadı sürekli gelişip artacak) bir halife (var edip görevli) kılacağım (Ademoğlunu adil bir düzen ve devlet disiplini kurmakla sorumlu ve yetkili yaparak dünyaya yollayacağım)" demişti. (Melekler de) O'na: "Orada fesat çıkaracak ve kan akıtacak birini mi yaratacaksın? Oysa biz Seni överek tesbih ve takdis ediyoruz. (Saygıyla kutsayıp emrine âmade bulunuyoruz. Eğer ibadet ve hizmet içinse, biz Sana zaten bunları yapıyoruz.)” yanıtını vermişlerdi. (Rabbin ise) "Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim" deyip (onları uyarıvermişti).” (Bakara: 30)

9- Kebir: Ululuk ve Büyüklük sahibi Allah (CC).

10- Zail etmek: Gidermek, yok etmek.

11- Lâ-mekân: Mekânı yok, mekâna sığmaz. Zaman ve mekân kaydından münezzeh Allah (CC).

12- “Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz bunu yapıvereceğiz. [Not: Bu ayet yerkürenin ve bütün göklerin elektrik-enerji sinyallerinden oluşan bir film şeridi gibi olduğuna işaret etmektedir.]” (Enbiya: 104)

(İnkârcılar, münafıklar ve DEİST sapkınlar) Onlar Allah’ın kadr-u kıymetini hakkıyla takdir edemediler. (Yaratılış sırrını ve kulluk imtihan programını bilemediler.) Oysa kıyamet günü yer (Dünya) bütünüyle O’nun (kudret) avucundadır; gökler de (film şeridi gibi) sağ eliyle dürülüp bükülmüş (bulunmaktadır. Yani bütün hayat, tabiat ve kâinat, ruh ekranımıza yansıtılan kader filminin görüntüleri olmaktadır.) O, onların şirk koştuklarından münezzeh ve yüce konumdadır.” (Zümer: 67)

13- Dehr: Devir, dönem; Evrenin başlangıcından sonuna kadar geçen zaman süreci.

Hadis-i Kutsi: “Dehre (zamana) sövmeyin (zamanı kötülemeyin). Çünkü evet, gerçekten Dehr (zaman) Benim (tayin ve takdirimdir).” (Buhari: Tefsir 45/1, Müslim: Elfaz 1-2, Ebu Davut: Edep-169)

Yorum Yaz