16 Nisan 2017 referandumundaki hilekârlık ve hukuksuzluklar tartışılmaya devam ederken, ABD’den gelen üst düzey bir açıklama, büyük şeytanın yeni bir planı devreye soktuğunun kanıtıydı: Bu da Türkiye’nin parçalanmasıydı!
ABD Dışişleri Bakanlığı Danışmanı John Stilides, referandumun Türk toplumunu böldüğünü kaydettiği açıklamasında, “Amerika’dan baktığımızda benim endişelendiğim konu, ülkenin tekrar bir araya gelemeyecek kadar siyasi açıdan bölünmüş olması” ifadelerini kullanmıştı. Bu küstahça ifadeler, ABD’nin Türkiye’yi parçalama yönündeki heves ve hedeflerini açığa vurmaktaydı. Aynı Amerika’nın, PKK’yı ve yan kuruluşlarını zaten Türkiye’ye tercih ettiği bir sır olmaktan çıkmıştı. Artık bu Amerika ile stratejik ortaklığa bağlı kalmak gaflet ve cehalet olmaktan çıkmış, dalalet ve hıyanet sınırına yanaşmıştı.
ABD’li komutan Albay John Dorrian; “PKK’nın, SDG’nin bir parçası olduğunu ağzından kaçırmıştı. (Yani; ABD’li Siyonistler, Suriye Kürdistan’ı için PKK’yı bir alt yapı şebekesi olarak kurmayı planlamıştı.)
DAEŞ Karşıtı Koalisyon Güçleri'nin sözcüsü ABD'li Albay John Dorrian, Bağdat'tan canlı bağlandığı Pentagon'daki basın toplantısında; “Terör örgütü PKK'nın, ABD'nin desteklediği Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) bir parçası olduğunu” hatırlatmıştı. Dorian, soruyu soran gazetecinin, "Açıklığa kavuşturmak için soruyorum, PKK'nın SDG'nin bir parçası olduğunu mu söylediniz?" sözleri üzerine “öyle mi dedim, YPG demek istedim.” diyerek sözlerini düzeltmeye çalışmıştı.
ABD güdümlü Kürtler bağımsızlık ilanına hazırlanmaktaydı!
Irak'ta tarihteki ilk bağımsız Kürdistan devleti kurulma aşamasındaydı. Mesud Barzani'nin planladığı tarih de ortaya çıkmıştı. Barzani’nin danışmanı Muhammed Hacı, bu konuda bir açıklama yapmıştı. Peki Kürt devletinin sınırları ne, haritada nereler vardı? Ortadoğu'daki kaosa yenisini ekleyecek olan bağımsız Kürdistan devleti için, Eylül ayında düğmeye basılacaktı. Mesud Barzani'nin danışmanı, bağımsızlık referandumunun Eylül 2017’de olacağını açıklamıştı. Ancak Siyonist odaklar, ani bir kararla Barzanistan’ın şimdilik özerk konumunu koruması ama asıl Kürdistan’ın Suriye’de kurulması yolunda bir karar almışlar ve Arap Baharı tuzağına kapılan Erdoğan eliyle bunun alt yapısını oluşturmaya başlamışlardı. Yani Suriye’deki Arap Baharı, 2. Golan harekâtıydı.
Peki Bağımsız Kürdistan'ın sınırları nereleri kapsayacaktı ve Kerkük'ü de haritaya katacaklar mıydı?
Kerkük'te Kürdistan bayrakları ile kriz çıkaran Mesud Barzani, Irak'ın merkezi yönetiminin zayıflığından faydalanıp tarihteki ilk Kürt devletini kurma hazırlığındaydı. Bunun için kararlar alan Barzani’nin danışmanları, referanduma gidileceğini duyurmuşlardı. Barzani’nin danışmanı Muhammed Hacı, referandumun Eylül (2017) ayında yapılmasının beklendiğini vurgulamıştı. Bas News İngilizce'ye göre, Muhammed Hacı, Kürt Bölgesi Yüksek Seçim Komisyonu’na referandum düzenlenmesi için çağrı yapmaya hazırlandıklarını anlattığı açıklamalarında, “Mesut Barzani’nin Kürt siyasi partilerinden, bağımsızlık çabalarına liderlik yapacak olan ortak komisyona temsilcilerini belirlemelerini istediğini de” hatırlatmıştı. Zaten Mesut Barzani, 2 Mayıs’ta Fransız Le Figaro gazetesiyle yayımlanan mülakatında “Kürtlerin bağımsızlığı ilan etmesi zamanı geldi. Ancak biz, Irak’tan barışçıl biçimde diyalog ve müzakere yoluyla ayrılmak istiyoruz” açıklamasını yapmıştı.
Kerkük'ü de sınırlarına katacaklar mıydı?
Barzani bu dönemde Kerkük Valisine il genelinde Kürt bayraklarını kamu kurumlarına astırmıştı. Vali Kürtçe’yi de resmi yazışma dillerine eklemiş bulunmaktaydı. Irak yönetiminin uyarısına rağmen, bu konuda geri adım atılmamıştı. Merak edilen, Bağımsız Kürdistan Devletinin sınırlarıydı. Kerkük'ün bu sınırlar içinde yer alıp almayacağı da henüz bir muammaydı. Böyle bir girişim olduğu takdirde, Irak'ta büyük çatışmalar yaşanacaktı. Çünkü Irak'ın demografik yapısı hayli sıkıntılıydı. Erbil ve Süleymaniye'de Kürt nüfus ağırlıktaydı. Musul-Kerkük'te Arap-Türkmen ve Kürtler vardı. Irak'ın merkezi ve Bağdat bölgesinde Sünni Araplar yer alırken, Kerbela, Necef, Nasıriye, Basra civarında ise Şii Araplar yoğunluktaydı. Bu tabloya bakıldığında bağımsız Kürdistan ilanı ile Irak resmen parçalanma sürecine girmiş olacaktı. Kürtlerin ardından Şiiler ve Sünniler de ayrı devletler ilan etmek üzere kışkırtılmaktaydı.
İşte AKP iktidarının resmiyet ve meşruiyet kazandırdığı Barzanistan, şimdi bağımsız Kürdistan olarak başımıza bela olacaktı.
Galip İlhaner adlı yandaş yalaka, MİLAT Gazetesi’nde (03.05.2017) “Kürtler Erdoğan’ı Başkan Yapacak” yazısında; “Barzani’nin Erdoğan’a destek çıktığı ve Başkanlık yolunu kolaylaştırdığı… Türkiye’nin milli bir Kürt politikası başlatıp, dünyadaki bütün Kürtleri kendisine bağlayacağı... PKK’dan kurtulmak isteyen Kürtlerin; Barzani üzerinden, FETÖ’den kurtulmak isteyenlerin; Meral Akşener üzerinden bir çıkış yolu aradıkları…” gibi Siyonist projeleri kendi görüşleri gibi aktardıktan sonra: “(Referandumda HAYIR kampanyası yürüten) Saadet Partisi, millilikten uzaklaşarak Ulusalcılığa kayıyor, SP’de bir eksen kayması yaşanıyor… İç ve dış odaklar, AKP’yi durdurmak için SP üzerinden politikalar kurguluyor, böylece SP’ye 2’nci HDP rolü verilmeye çalışılıyor…”gibi safsatalarla sataşmıştı.
Oysa bu yandaş yalakaların yaranmaya çalıştığı, kahraman Başkan(!) ve kurmayları, o sırada PKK ve yan kuruluşlarıyla, zırhlı araçlarda kol kola sınırımızda dolaşan ABD askerlerinin fotoğraflarını çekip, Trump’a şikâyet etmek üzere tarihi(!) Amerikan ziyaretine hazırlanmaktaydı!? Herhalde kırmızı Turp’a (pardon Trump’a), siyah Obama’nın kendilerini nasıl aldattığını da anlatacaklardı!.. Barzani, Büyük İsrail’in alt yapısını tamamlayıcı bir Kürdistan için bağımsızlık ilanına hazırlanırken, bunlar hâlâ Barzani’nin desteğini kazanmakla övünüyorlardı... Irak, Suriye ve Libya’nın parçalanmasından sonra, asıl sıranın Türkiye’ye gelip dayandığını anlamaktan bile aciz zavallılar, Başkanlık gibi sinsi ve geçici başarıların, başlarına ne işler açacağının bile farkına varmamaktaydı.
O süreçte PKK, Amerika ve Rusya’nın yardımıyla sınırımızda 30 kamp kurmuşlardı!
Terör örgütü PKK’nın, ABD'nin de desteğiyle Suriye'nin kuzeyinde 30'dan fazla kamp kurduğu anlaşılmıştı. ABD yönetimi ve PKK, Suriye’de iş birliğini derinleştirmek ve Türkiye’nin tepkisini engellemek için, terör örgütü kadrolarını Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında kullanmaktaydı. Türk güvenlik ve istihbarat kaynaklarına göre, son dönemde terör örgütü PKK, Suriye’nin kuzeyinde SDG kisvesi altında 30’dan fazla kamp kurmuş durumdaydı. Güvenlik güçlerimizin 25 Şubat 2016’da Suriye sınırında yakaladığı keskin nişancı “Diren” kod adlı Mesut C’nin ifadesinde; bölücü örgüt PYD yönetiminin Karaçok kampında aldığı kararla, PKK’ya destek için Diyarbakır’ın Sur ilçesine keskin nişancı olarak gönderildiğini söylemesi de bu gelişmeleri doğrulamaktaydı.
Fırat’ın doğusunda, güneyden kuzeye doğru 20 kilometre arayla kurulan, PKK’nın “Tişrin, Şeyhler, Beyadiye ve Çarıklı” kamplarında saldırı ve savunma eğitimi yaptırılmaktaydı. PYD’nin sıcak çatışmalara girdiği Afrin’in batısına kurulan bu kamplarda, yaklaşık 40 gün eğitim verildiği saptanmıştı. Bu kamplar, PKK’nın bölgedeki en etkin kampları arasındaydı. Mardin’in Nusaybin ilçesinin karşısındaki “Rimelan” kampında ise, suikast ve keskin nişancı eğitimi alınmaktaydı. Örgütte özel seçilen teröristler, burada yaklaşık 3 ay eğitim gördükten sonra, özellikle Türkiye’de yapacağı eylemlere katılmaktaydı. PYD/PKK teröristlerine ve elebaşlarına, Amerika’da diktirilen SDG amblemi olan üniformalar dağıtılmıştı. Ancak, örgüt yandaşlarının sosyal medya hesaplarında yayınlanan görüntülerde, yer yer eski ve yeni amblemleri bir arada kullandıkları da ortaya çıkmıştı. PKK, Suriye’deki yapılanmasını ilk olarak PYD ve onun silahlı uzantısı YPG adı altında başlatmıştı. Suriye’de 2011 sonunda iç savaşın başlamasından sonra, terör örgütü ile ABD arasında iş birliği giderek artmıştı. PYD/PKK’lı bazı küçük gruplar, 2015’te SDG adı altında bir araya getirilip PKK’ya resmiyet ve meşruiyet kazandırılmıştı.
Devamını okumak için tıklayınız.