Önümüzdeki 31 Mart Yerel Seçimleri tarihi bir fırsattır. Çünkü insanlar seçimlerde; partileri değil, kendi geleceğini seçmektedir. Kişi, sevdiği ve seçtiği ile beraberdir. Herkesin geleceği ve güvencesi, oy verip desteklediği zihniyetlerle belirlenecektir. Özetle; geleceğimiz, kendi elimiz ve amelimizle şekillenecektir. Oylarımızda sadece kendimizin ve yakın çevremizin değil, 80 milyon milletimizin ve hatta milyarlarca ezilenin hakkı vardır. Çünkü oy verdiğimiz partilerin bütün iyilik ve kötülüklerine ve bunların yan etkilerine ortak olunmaktadır. Unutmayın, bu seçimler; sekiz parti arasında değil, iki zihniyet arasında yapılacaktır. Sonunda; 1- Ya Hak’kı tutan, helalı haramı ayıran Milli Görüşçüler, 2- Ya da bu Bâtıl ve bozuk sistem ve işbirlikçileri kazanacaktır.
Haçlı Avrupa Birliği, faiz ve sömürü demektir... Faiz ise, haksızlık ve ahlaksızlığın temel sebebidir. AB'ciler, yani faizciler ve rantiyeci işbirlikçiler, Kur’an’a göre Hak'la ve halkla savaşan kimselerdir. (Bakara: 279) Gâvurların reçeteleri, girdiği her ülkeye mutlaka zulüm ve zillet getirmiştir. Milli Görüş dışındaki partiler, AB ve ABD reçetelerini uygulayacaklarını açıkça dile getirmekte, faizci ve rantiyeci olduklarını ilan etmektedirler. Hepsi de, aynı yanlış görüşün farklı görüntüleridir.
AKP ise, uluslararası Siyonist sermaye ile "düzenli ve düzeyli ilişkilerini sürdüreceklerini" söylemekte ve kapitalizm zehirine yerli çikolata sürerek milletimize yedirmektedir. Bütün fabrikalarımız ve milli kazanımlarımız satılıp, yabancılara ve yandaşlara peşkeş çekilmiş, tarım ve hayvancılık bitirilmiştir. AKP; faizci partilerin en tehlikelisidir, kuzu postuna bürünmüş kurt yerindedir. Bunların ahlaki, ailevi ve manevi tahribatları ise çok daha vahimdir; Türkiye’miz bölünmek üzeredir.
Oysa mikroptan ilaç yapıldığı, faizden fayda sağlandığı ve Haçlı AB reçeteleriyle ülke kalkındığı hiç görülmemiştir. Bu nedenle Batı'cı partilere oy vermek, Amerikan dehşetini ve İsrail vahşetini desteklemekle aynı şeydir. Ve böyle bir vebale girenlerin vicdanları nasıl rahat edecektir?! Daha da beteri, ülkemiz AB hayali ve demokratikleşme jelatiniyle kasıtlı ve planlı bir yıkılışa sürüklenmekte, PKK’ya ise Amerika’nın desteği ve AKP’nin gafletiyle bir zamanlar yüz verilmiş, şimdi artık Suriye’de devleti azarlamaya ve ayarlamaya cüret eder hale gelmiştir. Ve hele 17 yıllık yamukluk ve yanlışlıklarından sonra, hâlâ AKP'ye oy vermek, felakete davetiye göndermektir. Dershane rantları ve devlet kadrolaşmaları nedeniyle Cemaatle Hükümet arasında patlayan seviyesiz sataşmalar ve 15 Temmuz kalkışmaları da; bunların dine ve millete hizmet ortaklığı değil, şahsi menfaat ittifakı yaptıklarının göstergesidir, Çünkü Fetullahçıları, AKP iktidarı bu ülkenin başına bela etmiştir.
Unutma, senin "oy"unda, çöplükten ekmek toplayanların ve çaresizlikten vücudunu satılığa çıkaranların hakkı vardır!.. Senin "oy"unda, bu ülkeyi bize vatan bırakan şehitlerimizin ve gelecek nesillerimizin hakkı vardır. Doğu Türkistanlı sahipsizlerin, Filistinli gelinlerin, Yemenli çaresizlerin, Suriyeli gariplerin, Iraklı yetimlerin senin “oy”unda hakkı vardır! Öyle ise, ne Hak’tan kopuk ve halka soğuk partilere, ne de aslını inkâr eden döneklere ve Milli Görüş’ü bölmekle böbürlenenlere sakın oy atma!.. Bu ülkeyi 40 yılda, 4 kere felaketten ve iflas etmekten kurtaran Erbakan'ı unutma!.. Yapanlarla yıkanları, sadıklarla sahtekârları bir tutma! Refah-Yol hükümetinde; ekonominin düze çıkarıldığını, işçiye, memura, köylüye ve emekliye en iyi imkânların sağlandığını, Milli Görüş Belediyelerinde ne destanlar yazıldığını, fakir fukaraya nasıl sahip çıkıldığını hatırla!.. Kendini bağrı yanıkların ve sistemin pençesinde kıvrananların bedduasına uğratma!.. Dünyanı ve ahiretini karartma!.. Allah rızası ve halkın hatırı için düşün:
Devamını okumak için tıklayınız.