Ağzını açınca, deşilir lağım
Fare kunduz desem, kunduz utanır!
Bu ne rezil itham, duydu kulağım
Kafan topuz vursam, topuz utanır
Sana domuz demem, domuz utanır!
Durma kus içini, nifakın haykır
Ey nursuz suratlı, ey moruk aygır
Masonlara maşa, Şeytana cazgır
Sana kuduz desem, kuduz utanır
Kalkıp domuz demem, domuz utanır!
Pisliğin arıtmaz, denizler göller
Cesedin saklamaz, ovalar çöller
Seninle utanır, kız oğlan döller
Cenazen taşımaz, omuz utanır
Sana domuz demem, domuz utanır!
Şeytani Rahmani, ateşle barut
Düşman saflardadır, Talut’la Calut
Çağdaş “Bel’am”, sanma; Harut’la Marut
Buna sığır desem, camus utanır
Tutup domuz demem, domuz utanır!
Aklın fikrin bozuk, kanalın bozuk
Sıfatın suratın, analın bozuk
Marazlı mantığın, sanalın bozuk
Kireç kuyya atsam, havuz utanır
Sana domuz demem, domuz utanır!
Üç beş dinsiz; adam, yerine korlar
Azıtmış bu zındık, sınırı zorlar
Dinime sataşır, Milleti horlar
Atamız Alparslan, Yavuz utanır
Sana domuz demem, domuz utanır!
Belki de müstahak, oluyor bu halk
Hakkı söyleyene, vermiyor kulak
Bu ne uyuşukluk, uyan da bir kalk
Sana uyuz desem, uyuz utanır
Ona domuz demem, domuz utanır!
Soysuza donsuza, saygın var madem
Mü’mine de hürmet, ettirir erdem
Küfre izin vermez, ki hayâ perdem
İçi geçmiş desem, karpuz utanır
Sana domuz demem, domuz utanır!