Nisan 19 06:10

Ahlâki ve Ailevi Yozlaştırma, Küresel Sermaye Diktatörlüğünün Bir Planıydı ve ERDOĞAN İKTİDARI BUNLARIN EN GÖZDE ORTAĞI MIYDI!?

Ahlâki ve Ailevi Yozlaştırma, Küresel Sermaye Diktatörlüğünün Bir Planıydı ve ERDOĞAN İKTİDARI BUNLARIN EN GÖZDE ORTAĞI MIYDI!?

Dünyayı daha rahat sömürmek ve Siyonist saltanatlarını sürdürmek için, toplumları tam özgür(!) ve demokrat(!) köleler haline getirmek isteyen malum ve mel’un çevreler; ahlâki ve ailevi temelleri yıkıp yozlaştırmanın ve her türlü cinsi sapkınlığı meşrulaştırıp yaygınlaştırmanın şeytani planlarını yapmışlar ve bunları medya marifetiyle ve iş birlikçi iktidarlar eliyle pazarlayıp piyasasını oluşturmuşlardır. İşte AKP iktidarının imzaladığı ve LGBT’lilere resmiyet ve serbestiyet kazandırdığı İstanbul Sözleşmesi de bunun bir parçasıdır.

Dünyada bağlantıları en güçlü isimlerden biri olarak öne çıkan ve Pedofili (Sübyancılık: Küçük yaştaki kız ve oğlan çocuklarına yönelik cinsi sapıklık.) taciri olarak tanınan ABD'li milyarder iş adamı Jeffrey Epstein'in, tutuklanmasının ve intihar edip bu dünyadan ayrılmasının arkasında da bu şeytanlık yatmaktaydı. Derin ABD'nin kara kutusu olarak da bilinen Epstein'in karanlık irtibatlarının ortaya çıkmasından korkan kişiler ve çevreler tarafından öldürüldüğü ve intihar süsü verildiği konuşulurken, ölümünden iki gün önce vasiyetini imzalaması da kafa karıştırıcıydı! Amerikan medyasında, Jeffrey Epstein'in New York'ta tutulduğu cezaevinde intihar etmeden iki gün önce, bir vasiyet imzaladığına ilişkin haberler yer alıyordu. Aralarında reşit olmayan kız ve erkek çocuklarının da bulunduğu çok sayıda kişiye cinsel tacizde bulunmak ve seks amaçlı insan kaçakçılığı yapmakla suçlanan Amerikalı milyarder Jeffrey Epste’in, sadece “hakkındaki kadın ticareti suçlamalarından yargılanmayı” bekliyordu.

Adli tabip, 10 Ağustos 2019 günü hücresinde ölü bulunan 66 yaşındaki eski bankerin, kendini asarak intihar ettiği sonucunu açıklıyordu. Associated Press (AP) haber ajansı, Epstein'in servetinin mahkeme tarafından yapılan tespitlere göre 577 milyon doları aştığını bildiriyordu. Fakat bu servetin kime kalacağı bilinmiyordu. İlk olarak New York Post gazetesinde yer alan haberlere göre, eski bankerin ölümünden iki gün önce imzaladığı vasiyet gereğince bu servet bir vakfa devrediliyordu. Bu vasiyetnameye göre, sapık Epstein'in serveti “1953 Vakfı”na gidiyordu.

Jeffry Epstein’in Mal Varlığını Aktardığı “The 1953 Trust” İsimli Vakfın Perde Arkası

Epstein'in 10 Ağustos 2019'daki hapishane intiharından sadece iki gün önce imzaladığı vasiyetname ile; düzinelerce mağdura tazminat ödenmesini zorlaştırabilecek bir fona, 577 milyon dolardan fazla değerdeki varlıklarını aktarıyordu. Çocuk cinsel istismarı mağdurlarını temsil eden Avukat Jennifer Freeman, “Bu, Epstein’in kirli sistemi manipüle etmenin son hareketi, hatta ölümü de böyle esrarengiz!” şeklinde açıklama yapıyordu.[1] Jeffrey Epstein, ayarladığı 10-15 yaş arası çocukları, önce Siyonist Yahudi baronlara sunuyor, sonra da diğer patronlara ve siyasi kodamanlara pazarlıyordu.

1953 isimli vakıf; faaliyetleri, yapısı ve yararlanıcılarının bilgileri kamuya kapalı paravan bir vakıf özelliği taşıyordu. Mal varlığının devredildiği kişilerin listesi, buradaki vesayet mahkemesi dosyalarında gizli tutuluyordu. Burada asıl önemli olan ise vakfın yeri, ABD’ye bağlı Virgin Adalarının en büyük adalarından St. Thomas Adası… Off-shore hesapları, kara para aklama ve vergi cenneti olmakla meşhur adalardan olması yanında, dikkat çeken diğer husus ise vakfın ismi oluyordu. Kimilerine göre doğum yılı olsa da adayla ilgili en çok dikkat çeken şey, Rockefeller’ın adadaki varlığı ve hâkimiyetiydi. David Rockefeller’in ağabeyi Laurance Rockefeller, 1953’te bu adaya yerleşiyor ve 8000 dönüm alana sahip oluyordu. Buradaki bankaların da çoğu, Rockefeller ailesine ait bulunuyordu. Siyonizm için ezoterik ifade ve rakamlar önemli olduğu bilindiğine göre bu tarihe gönderme yapılmış olabileceği konuşuluyordu.

Virgin Adaları; bir ABD bölgesi olup ancak bir devlet olmadığı için, çok özel bir yasal sisteme ve mükemmel bir altyapıya ve erişilebilirliğe sahip bulunuyordu. ABD bayrağı altında vergisiz bir varlık sunabilen tek yargı alanı burası oluyordu. Örneğin, ABD İç Gelir Kanunu; ABD Virgin Adaları'nın vergi kanunu olarak uygulanıyor, ancak vergi muafiyeti ve teşvik programlarına izin veren ve Rockefeller’e hizmet eden birkaç önemli istisna göze çarpıyordu. Yaklaşık 23 bin kişinin yaşadığı “Britanya Virgin Adaları”nda ise yasal düzenlemeler çerçevesinde kurumsal gelir vergisi ödenmezken, sadece kâğıt üzerinde kurulan şirketler üzerinden işlem yapılabiliyordu. Uluslararası yatırımcılar “paravan şirketler” üzerinden varlıklarını bu adalara rahatlıkla aktarabiliyordu. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 2013 verilerine göre, Britanya Virgin Adaları en çok doğrudan yatırımın (FDI) yapıldığı 4’üncü, aynı zamanda en çok doğrudan yatırım yapan 6’ncı ülke konumunda sayılıyordu. Bu da yaklaşık 153 kilometrekare yüz ölçümü olan adaların para akışında “transit ülke” durumunda olduğunu gösteriyordu. Jeffry Epstein’in 1 milyar dolara yakın varlığının aktarıldığı, Rockefeller’in “1953 Vakfı”, bütün dünyadaki LGBT’leri destekleyen fonlara da pay ayırıyordu.

Jeffry Epstein’in Bağlantıları ve Mal Varlığı!

Epstein, 1982'de süper zenginler ve özellikle süper Yahudi milyarderleri için danışmanlık şirketi kuruyor ve 1 milyar dolara yakın serveti olan şahıs ve ailelerin servetine servet katacak projelere aracılık ediyordu. Kaynaklarda 1982'de Amerika’da milyar doları olan 13 kişi olduğu söyleniyor,[2] yani Siyonist çetenin Amerika şubesi olan aileler, en başta da Rockefeller ilk sırada bulunuyordu. Dahası bu şirketler enteresan bir şekilde "power of attorney" yani vekâlet ve temsil yetkisini bu adama teslim ediyor ve Epstein “bu firmaların paralarını istediği gibi yönetiyor” görünüyor, ancak bir günah keçisi olarak kullanıldığını fark etmiyordu. 2001-2005 yılları arasında FBI araştırması ile 14-15 yaşlarında kız çocuklarını (10-12 yaşlardan bile söz ediliyor) istismar eden bu Amerikalı milyoner, -haddini aşmaya başlayınca- gözden çıkarılıyor ve harcanıyordu. ABD Anayasasının onayladığı bir anlaşmada "mevcut ve potansiyel tüm suç ortaklarının, suçlamadan muaf tutulması" maddesi yer alıyordu. Zamanın Miami savcısı; “Sen suçunu kabul et, karşılığında da bu davayı kapatalım, bu işle ilişkili diğer isimleri araştırmayalım.” diyor ve Epstein bu teklifi kabul ediyordu. Yani Epstein'in malikânesinde 11-14 yaşında kızları istismar etmiş olsa bile, bu anlaşma dâhilinde suçlama getirilemiyordu.

Bu Epstein, ABD'nin Adnan Oktar'ı olarak anılıyordu. ABD'de varlıklı ve siyasi figürleri kontrol etmek için MOSSAD adına çalıştığı söyleniyordu. Bir vakitler bir yerlere gelebilmek için bunun tedrisatından geçip, partisinde ve genelevinde arz-ı endam eylemek gerekli olduğu iddia ediliyordu. New York'taki devasa evinde, bir adada yaptırdığı malikânesinde ve medyanın “Lolita Express” adını verdiği uçağında ağırladığı önemli misafirlerine; 18 yaşından küçük kızlar ayarladığı, ev partilerini gizli kameralarla kayda aldırdığı ve bunları şantaj amaçlı kullandığı belirtiliyordu. Epstein’in New York malikânesi misafirleri arasında Bill Clinton, Woody Allen, Prens Edward (Prens Charles'in kardeşi), Suudi Prensler ve Donald Trump da bulunuyordu. Ayrıca Bill Clinton’ın; üçü Başkanlık döneminden sonra olmak üzere, Lolita Express uçağıyla toplam 26 uçuş yaptığı anlaşılıyordu. Bill Gates, Elon Musk, yapay zekânın babası olarak bilinen ve yapay zekâ çalışmalarıyla meşhur MIT Media Lab’ın kurucu üyesi Marvin Minsky, yine MIT Media Lab’ın kurucu direktörü Joi Ito, Linkedln kurucusu Reid Hoffman… Ayrıca her ne kadar Bill Gates inkâr etse de Bill Gates'in evinde mühendis olarak çalışan 51 yaşındaki Rick Allen Jones Seattle'ın Ballard semtindeki evinde, 6.000'den fazla çocuk pornografisi görüntüsü olduğu tespit ediliyordu. Anlaşılan o ki Epstein, küresel Siyonist ve satanist çetenin cinsel sapkınlıklarını tatmin etmek için insan trafiğini yöneten, bu çete adına şantaj görevini icra eden kişi oluyor ve tehlikeli olmaya başlayınca hem intihar süsü verilerek öldürülüyor, hem de milyar dolarlık serveti Rockefeller’in vakfına aktarılıyordu!?

“Jeffrey Epstein, Ehud Barak, MOSSAD ve tuhaf bağlantılar” başlığı altında;

“Amerika'da patlak veren çocuk pedofili, (sübyancılık, yani erkek ve kız çocuklara sarkıntılık faili) Jeffrey Epstein ve onun tuhaf bağlantılarını deşifre etmişti. Bazı yazarlarımız Amerikan ve İngiliz medyasından derlediklerimin çok kısa özetlerini vermişti. Derinlere indikçe öyle bağlantılara rastlanmıştı ki, akıl alacak gibi değildi. Epstein'in cezaevinde intihar süsü verilen ölümü ve garip bağlantıları aslında işin içinde başka şeyler olduğunun göstergesiydi. Jeffrey Epstein, Silikon Vadisi'ndeki teknoloji devlerinin sahipleri ve tepe yöneticilerine yakın birisiydi. Hedonist ve haz delisi olmuş tipler, bu Epstein denen çocuk tacirinin Latin Amerika, Afrika, Ukrayna, Belarus ve Avrupa'dan getirdiği yaşı reşit olmayan küçük kızları ve oğlan çocuklarını istismar etmekteydi. MOSSAD'la bağlantılı olan Epstein küçük kızları ve erkek çocukları kullanan bu devasa isimleri belli ki videoya çekmişti. Bunun karşılığında onlardan büyük paralar devşirmekteydi. Sadece para alsa iyi. Aynı zamanda ağa düşen bu kişilere şantaj yaparak, onların teknoloji şirketlerine de istediklerini yaptırabilmekteydi.

Epstein'in yakın bağlantılı olduğu isimler kimlerdi dersiniz? Google kurucularından Sergey Brin, Facebook'un sahibi Mark Zuckerberg, Tesla CEO'su, Microsoft'un sahibi Bill Gates ve LinkedIn kurucularından Reid Hoffman gibilerdi. İşte bu isimlerle yakın bağlantısı olan Epstein'in ahlâksızlık halkasına bir bakmak gerekirdi. Epstein'in en yakın arkadaşlarından biri, eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’tı. Barak geçmişte, İsrail askerî istihbaratının da başkanıydı. Peki Ehud Barak şu an ne işle uğraşmaktaydı? Carbyne911 ya da kısa adıyla Carbyne teknoloji şirketinin başkanıydı. Bu şirket özellikle Amerika'da kitle saldırılarının önüne geçmek için acil arama ve bireysel tanıma programları hazırlamaktaydı. Amerikan medyasında yazılanlara göre Carbyne sosyal medyayı da sıkı takip edip, Filistinlileri izleyerek yapılacak bireysel eylemlerin önüne geçmeye çalışmaktaydı. Bu Siyonist Carbyne sadece bir teknoloji firması sanılmasındı. İsrail askerî istihbarat birimi Unit 8200'le yakın teması vardı. Bu birimde yetişen çoğu eleman teknolojiyi iyi bildiği için, belli yaşlara geldikten sonra ayrılıp Microsoft, Google ve Facebook'ta çalışmaya başlıyorlardı. İzleme yapan Unit 8200 ve Carbyne şirketleri, teknoloji devlerine geçen eski elemanlar sayesinde, bu devasa sosyal medya araçlarının yazılımlarına bir "back door (arka kapı)" açıyorlardı. Açtıkları bu arka kapılarla Facebook, Twitter ve Instagram gibi yerlerde İsrail'i boykot eden ya da eleştiren kim varsa adım adım izliyorlardı. (Tracking yapıyorlardı.) Benjamin Netanyahu bir söyleşisinde, Unit 8200'ün bu yaptığını açıklayarak sır olmaktan çıkarmıştı.

Devamını okumak için tıklayınız.

Yorum Yaz