PKK ile yürütülen meşhur Çözüm Süreci, Recep T. Erdoğan’ın 2005 Diyarbakır konuşmasıyla başlamış ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay koordinatörlüğünde yaygınlaşmıştı. 2009’da AKP’nin Milli Birlik ve Kardeşlik projesi, “Demokratik Açılım” kılıflı Çözüm ve Açılım Süreci’nin devamıydı. Bu sürece, 16 Temmuz 2014 tarihinde Resmi Gazete’de, “Terörün sona erdirilmesi” kanununun çıkmasıyla meşruiyet kazandırılmıştı. 2009 yılında Oslo Görüşmeleri’nde bu amaçla MİT ile PKK buluşmuşlardı. Hatta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kuzey Irak için “Kürdistan” demeye başlamıştı. 16 Ocak 2010’da AKP’li Beşir Atalay, Çözüm Süreci doğrultusunda 4 ana başlıktan oluşan sözde “İnsan Hakları Paketi”ni açıkladı. Kürtçeyi resmileştirmek üzere “Yaşayan Diller Enstitüsü” açıldı, cezaevlerinde ve mahkemelerde Kürtçe konuşulması kararı alındı. Ardından Şubat 2010’da malum Habur skandalı yaşandı ve Devlet, PKK’lı militanların ayağına taşındı.
Hatta, şimdi hararetli Erdoğan şakşakçısı kesilen Devlet Bahçeli, o süreçte partisinin grup toplantısında, “433 maddelik Sevr Anlaşması’yla, şimdi Erdoğan iktidarının PKK Terör Örgütü’yle imzaladığı 10 maddelik teslimiyet ve hıyanet belgesinin hiçbir farkı yoktur” açıklamasını yapmıştı. Daha da ileri giden aynı Bahçeli, meşhur İmralı Görüşme Tutanakları’nın basına sızması üzerine, “Başbakan Erdoğan, İmralı canisiyle neleri görüşüp konuşmakta ve neyin, hangi tavizlerin pazarlığını yapmaktadır?” diye çıkışmıştı.
Şimdi, Millet İttifakı Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladıktan sonra, etekleri iyice tutuşan Erdoğan-Bahçeli dayanışmasının ve kiralık yandaşlarının, Kılıçdaroğlu’na HDP ile görüşmeleri üzerinden sataşma ve toplumda prim yapma çabaları tam bir çifte standarttır, yani sahtekârlık ve münafıklıktır. Çünkü mevcut Anayasa ve kanunlara rağmen HDP’nin kapatılmasına dolaylı engel olan da yine bu Cumhur İttifakı’dır.
Makalenin tamamı için:https://www.millicozum.com/mc/duyurular/bop-iltisakli-iktidar-turkiyeyi-parcalardi