Bir zaman gafletle, hevâya taptım
Nefsimin gözünü, oyamadım ki…
Herkese tebligat, nasihat yaptım
Eyvah ki kendim tam, uyamadım ki…
Hidayet ve himmet, en büyük kârmış
Sadık yüzü güler, özü yanarmış
Gerçekte insana, Mevlâ’sı yârmış
Yolunda canıma, kıyamadım ki…
Yanlış lafa daldım, haram dişledim
Nice gönül yıktım, günah işledim
Ne halt etti isem, çoğun fişledim
Yine de hepsini, sayamadım ki…
Tutup yenemedim, öfke ğadabı
Yüzüp geçemedim, nefsî girdabı
Doğru bilemedim, usul adabı
Hep yerli yerine, koyamadım ki…
Boş karton kutudan, olmazmış kayık
Ayran yağ ayrılmaz, dövmezse yayık
Kendim ıslah edip, kulluğa layık
Sıbğatullah renge, boyanmadım ki…
İftar açılır mı, haram aşıyla
Hiç dost olunur mu, nifak başıyla
Vicdan kazanında, has gözyaşıyla
Günahım kirini, yuyamadım ki…
Bir Sultan tanıdım, yüzü nuranî
Âşık oldum san ki, Veysel Karani
Yolu cihat idi, hali Kur’anî
Bakıp seyretmeye, doyamadım ki…
Nefisler arzular, balı kaymağı
Arifler ayırır, kabuk kıynağı1
Ne sırlar söyledi, hikmet kaynağı
Gönül kulağıyla, duyamadım ki…
Haram günah takmaz, bil ki merkeptir
Gafil cahil karnı, san ki merektir2
Arifana yemişin, içi gerektir
Cevizin kabuğun, soyamadım ki…
1- Kıynak: Ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişlerin içi, yenen kısmı.
2- Merek: Saman ve hayvan yemi saklanan yer.