İmtihan unutup, iddaya daldım
Gaflet koltuğuna, kuruldum dostlar…
Nefsin yularını, gevşetip saldım
Şaşıp sağa sola, savruldum dostlar…
Hayır laflar edip, şerre giderek
Din ve dava ile, şöhret güderek
Dünyayı ukbaya, tercih ederek
Pişiyorum sandım, kavruldum doslar…
Er kişi Allah’a, sözünde durur
Taatsız takvasız, fidanlar kurur
Şirk ve şekavettir, riya ve gurur
Boşuna çırpındım, yoruldum dostlar…
Samimiyet yoksa, istikamet yok
Şuur huzur yoksa, ezan kamet yok
Elin alkışında, hiç keramet yok
Derdin Hak mı, halk mı? Soruldum dostlar…
Anladım gafletin, sonu helaket
Facir fasık sevmek, ortak felaket
Hidayet yetişti, bulduk selamet
Dolandım bulandım, duruldum dostlar…
Ne fark eder Muş’tan, Uşak Mersin’den
Ayet Hadis deyip, gitse tersinden
Erbakan Hocamın, sohbet dersinden
Hikmet sofrasından, doyruldum dostlar…
Hakikat arama, sağ ve solunda
Tam Kur’an’a sarıl, Sünnet kolunda
Şeriat tarikat, cihat yolunda
Lütfeyledi biraz, yoğruldum dostlar…
Seni ele verir, bir tavır mimik
Suni dürüstlükle, düşersin komik
Kolay düzelmiyor, eğrilen kemik
Mengeneyle zorla, doğruldum dostlar…
Milli Çözüm tuttum, adap erkân var
Fedakâr yoldaşlar, gayret ter-kan var
Dilde hep Zikrullah, elde Furkan var
Hakkın sevdasına, vuruldum dostlar…
İman irfan vicdan, bize azıktır
Hak nizam yok ise, halka yazıktır
Kâr yarar sanırlar, hepsi kazıktır
Mazlum feryadıyla, kahroldum dostlar…
Uyanık gönüller, Rahman’a bakar
Zikirle fikirle, Mevlâ’ya akar
Belâ musibetler, günahı yakar
Kirden arındıkça, nur oldum dostlar…
Yirmisinde gibi, yetmiş beşimde
Nefis şeytan heves, hâlâ peşimde
İnşallah nasiptir, şehadetim de
Derim; “Dost yolunda, vuruldum dostlar!..”