Seferle varılır, zafer yurduna
Ey sabır kahırdan, zor musun nesin…
Akıl mı dayanır, şüphe kurduna
Ey usanç Mü’mine, tor musun nesin…
Koca boş balonlar, iğneyle patlar
Andız çekirdeği, kırılmaz çatlar
Kabirde hiç olur, yalılar yatlar
Ey gaflet en yaygın, çor musun nesin…
Ömür hızla geçer, devran evrilir
Baharın ve yazın, kışa çevrilir
Sebatla sorunlar, bir bir devrilir
Ey hasret içimde, kor musun nesin…
Kimine zirvedir, kime dibidir
O dağlar delinir, Ferhat çividir
Ve yıllar dediğin, rü’ya gibidir
Ey aşk yüreğimde, nur musun nesin!
Kibirinden yanıt, vermez selama
Din ve dava satan, değmez kelama
Akıllar bulanmış, ahlak yalama
Ayarın bozulmuş, şor musun nesin…
Dindar rolü oynar, dinara sapar
Çıkara çark eder, makama tapar
Münafık gavura, uşaklık yapar
Hâlâ gözün görmez, kör müsün nesin…
Şuursuz bir hayat, ah ile zarmış
Her şey fani fena, bir Allah yarmış
Kıskançlık ateşi, benliğin sarmış
Ey haset beyinde, ur musun nesin…
Gayrı tek Rahman’a, yönelsin kalbin
Çün O’dur Sultanın, O’dur sahibin
Bunca günahını, setretti Rabbin
Bak yüzün kızardı, mor musun nesin…
Sadece Mevla’ya, boynunu büktün
Nice münafıka, sen diz çökürttün
Hep Hakkı haykırdın, halkı ürküttün
Ey Mus’ab bu yüzden, hor musun nesin…
Kaynak:
MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ