ŞANLI SAKARYA VE DUMLUPINAR SAVAŞLARI,
DÜNYA HARP TARİHİNİN ŞAHESERLERİ ARASINDADIR!
Atatürk’ün bizzat yönettiği şanlı Sakarya ve Büyük Taarruz Harekâtları, öyle basit ve göstermelik çarpışmaların değil; tarihin en ciddi, en cesaretli… Ve dehâ çapında projeli savunma ve saldırı savaşlarının sonunda başarılmış… Silah ve sayı bakımından kat kat üstün olan ve Haçlı Batı tarafından özellikle donatılan Yunan Ordularına karşı kazanılmıştır. Ve hele, güya Milli Görüşçü geçinen, ama şanlı Kurtuluş Savaşı’mızı küçümseyen bazı gafil ve cahil kimseler, Rahmetli Erbakan Hocamızın: “…Sakarya’nın siperlerine girmeyen, Milli Görüş’ün ne olduğunu anlayamaz!..” sözlerinden utanmalıdır. Bu talihsiz tavırlarıyla sadece Mustafa Kemal’in değil, Kurtuluş Savaşı’ndaki rütbeli rütbesiz tüm askerlerimizin, şehitlerimizin, gazilerimizin, âlimlerimizin ve gönüllü mücahit kanaat önderlerimizin de haklarının çiğnendiğinin ve çok ağır bir vebal yüklendiklerinin artık farkına varılmalıdır.
Atatürk’ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’mızın bütün aşamalarını, dikkatle ve titizlikle araştırırken, ulaştığımız “İstiklal Harbi Krokileri Erkân-ı Harbiye Binbaşısı: Cevdet Kerim. İstanbul Askeriye Matbaası – 1341” belgeleri; başta Sakarya ve Dumlupınar Muharebelerinin, nasıl çok ciddi plan ve projelerle, günbegün bütün detaylarıyla hazırlanan ve uygulanan savunma ve saldırı krokileriyle… Ve tabi çok yüksek ve örnek fedakârlık ve kahramanlık hikayeleriyle… Ve hepsinden önemlisi vatan ve bağımsızlık aşkıyla çırpınan akıllı, kararlı ve inançlı bir komutanlık marifetiyle kazanıldığının kanıtlarıdır.
30 Ekim 2003 Tarihinde, Milli Gazete’nin 1. Sahifesinde, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız, Cumhuriyetle Ulaşılması Gereken Kutlu Hedefleri Sıralamıştı!
“Yaşanabilir Bir Türkiye!”
Cumhuriyetin 80. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınlayan Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan "Şehitlerimizin kanıyla kurulan bugünkü Cumhuriyetimizi, İstiklal ve hürriyetimizi, şanlı bayrağımızı birlik ve bütünlük içinde yüceltmek ve ebediyete kadar korumak kutsal bir görevimizdir!" buyurmuşlardı.
Bugün 29 Ekim 2003
"Cumhuriyetimizin ilanının 80. yıldönümünü büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Bu yıl dönümü milletimize, İslam Âlemine ve bütün insanlığa hayırlı olsun. Bundan 92 yıl önce Milletimiz kendisini sömürmek, köle yapmak ve yok etmek isteyen dış mihraklar ve onların etkilerindeki dış güçlere karşı; takriben 10 yıl süren Trablus, Balkan ve Cihan harplerini yaptıktan sonra, vatanımızı işgalcilerden kurtarmak için 5 yıl daha savaştı.
Tarihe altın sayfalarla geçen İstiklal Savaşımız milletimizin bir büyük şahlanışıdır. Bu şahlanış ile vatanımız kurtarılmış, yabancı saldırgan güçler ülkemizden kovulmuşlardır. Ve böylece dış mihrakların plânları durdurulmuş ve boşa çıkarılmıştır.
Kahraman Ordumuzun ve Aziz Milletimizin Dünya tarihine geçen onurlu mücadelesi ve bu mücadelenin sonunda kazandığımız büyük zafer, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başarılmıştır.
Bu büyük zaferin arkasından bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş bulunmaktadır.
Cumhuriyet rejimi, adından da anlaşılacağı üzere ülke halkının kendi kendini yönetmesi ve devletin halka hizmet için var olması yönetimi olmaktadır.
Şanlı İstiklal mücadelemizin bütün şehitlerini bugün bir kere daha rahmetle anıyor, gazilerimizi bir kere daha saygıyla ve Şükranla selamlıyorum.
Şehitlerimizin kanıyla kurulan bugünkü Cumhuriyetimizi, İstiklal ve hürriyetimizi, şanlı bayrağımızı birlik ve bütünlük içerisinde yüceltmek ve ebediyete kadar korumak kutsal bir görevimizdir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında; "Bağımsızlık, muasır medeniyetin önüne geçme, kendi gücüyle kalkınma, sanayileşme, şahsiyetli dış politika" ilkeleriyle kısacası Milli Görüş'le büyük atılımlar yapılmıştır. Yurdumuzda 1946 yılından itibaren çok partili hayata geçilmiştir.
Bu dönemde kurulan partilerin iktidarları; Batı taklitçisi zihniyetlerin uygulaması olarak gerçekleşmiş, arada yaşanan iyi niyetli çabalara rağmen milletimiz 1969 yılına kadar aradığı ve özlediği yönetime kavuşamamış, yapması lazım gelen büyük kalkınma hamleleri hedefine ulaştırılamamıştır.
Bundan dolayı 1969 yılında milletimiz Milli Görüş'ün 1. Şahlanışını gerçekleştirmiştir.
1974-1978 yıllarında 4 yıl süre ile Milli Görüş'ün katıldığı hükümetlerle Kıbrıs Zaferi kazanılmış, Ağır Sanayi Hamlesi başlatılmış, Türkiye İslam Konferansı Örgütü'ne tam üye olmuş, ekonomide başarılar elde edilmiş ve şahsiyetli dış politika ile milletimize büyük hizmetler yapılmıştır.
Bundan tam 7 yıl önce Cumhuriyetimizin 73. yıldönümünü kutlarken, 54. Cumhuriyet Hükümeti işbaşında idi. Bu hükümet demokratik bir ülke olan Türkiye'mizde hür ve serbest seçimlerle 24 Aralık 1995'te Milli Görüş'ü temsil eden Refah Partisi'nin Türkiye'nin en büyük partisi olmasının doğal sonucu olarak kurulan bir hükümettir. Milletimiz böylece Milli Görüş zihniyetinin uygulandığı dönemi yaşama fırsatını bulmuştur.
54. Cumhuriyet Hükümeti halkımıza hizmet ve Türkiye'yi dünya milletleri camiasının en şerefli, en ileri ülkesi yapmak amacıyla gece gündüz "Yaşanabilir Bir Türkiye", "Yeniden Büyük Türkiye" ve "Yeni Bir Dünya”yı kurmak için ibadet aşkıyla çalışmıştır.
Hükümetimiz ve kahraman güvenlik güçlerimiz; terörü bütün yurt sathından tamamen kaldırmak, ülkemizin her yerinde kardeşliği, huzur, güven ve barışı tesis etmek için 54. Hükümet döneminde canla başla çalıştı ve başarılı sonuçlara ulaştı.
54. Hükümet döneminde güçlü ve müreffeh Türkiye'yi bir an evvel gerçekleştirmek, Türkiye'yi borç ve faiz sarmalından kurtarmak için ekonomik dengeleri kurmak bakımından başlattığımız "Üretim, İstihdam, İhracat Seferberliği" ile ülkemizin bütün insanlarına refah ve saadet getirecek, ekonomik istikrarı sağlayacak bütün tedbirleri ve uygulamaları hiç vakit geçirmeden bir bir tatbik sahasına koyduk.
...
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..