Ocak 14 00:37

ÜSTADIMIZ MUHTEREM AHMET AKGÜL HOCAMIZIN İBRETLİ VE MÜJDELİ RÜYALARI

ÜSTADIMIZ MUHTEREM AHMET AKGÜL HOCAMIZIN  İBRETLİ VE MÜJDELİ RÜYALARI

Alabildiğine büyük ve çok geniş bahçesi olan muazzam bir fabrikanın giriş kapısı civarında ve iç taraftayım. Oldukça hassas ve son sistem teknolojik aletlerin ve makinelerin dizildiği; hem içerisinde hem bahçesinde özenle yerleştirilmiş ve atom bombası gibi çok tehlikeli sistemlerin gizlendiği, her şeyin bir müze hassasiyetiyle düzenlendiği bir ortamdayım ve sanki muhteşem bir film setinde bulunmaktayım.

 

Akıncılar Başkanlığımız döneminden itibaren kaderin bizi karşılaştırıp tanıştırdığı; Elazığ ve civarından, Avrupa Milli Görüş Teşkilatlarından ve Türkiye çapında Selamet, Refah ve Saadet Partisi'nde yetkili görev alanlardan... Sonrasında AKP’ye ve başka partilere kayanlardan… Bu süreçlerde bize yakın çeşitli dindar cemaat ve tarikatlardan tahminen 1001 (bin bir) kişi… Ve yine Siyonist Yahudi strateji kurmaylarından ve üst düzey MOSSAD-CIA ajanlarından ve ülkemizdeki işbirlikçi adamlarından… Uzay filmlerindeki gibi özel kıyafetli kadın-erkek 101 (yüz bir) kişi ikişerli, üçerli, dörderli gruplar halinde, bize karşı eşleşmiş durumdalar.

 

O kilometrelerce genişlikteki fabrikanın iç bölümlerinde ve bahçesindeki özel bölgelerde; ellerinde iğne, jilet parçası, küçük elektrik düğmeleri, yazıcı şifreleri gibi çok etkin teknolojik silahlar ve ışın tabancalarıyla, hepsi de beni hedef almış ve bizi öldüren yarışı kazanıp zafere ulaşacakmış gibi organize olunmuşlar. Birbirileriyle olan rekabetleri sadece kimin erken ve etkin davranıp beni daha önce vuracakları üzerine kurgulanmış. Sanki çok muhteşem bir film setinde bulunmaktayız, mükemmel bir senaryo hazırlanmış ve ben bu filmi daha önce izlemişim-bizzat yaşayıp gözlemişim gibi hissediyor ve sonuna kadar korunacağımı biliyor gibi bir kolaylık ve kadere güven rahatlığı duyuyorum. Ama yine de herkesin öldürme ve devre dışına itme hedefinde ben olduğum için, yüzlerce kere kesin ölecekmişim tehdidi ve tehlikesi altında bir korku yaşıyorum. Çok şükür ki her bir grup ve şahsın bize tam ateş edeceği anda, bizi öldürme fırsatının kendisine ait olmasını isteyen bir başkası tarafından ve mucizevi bir ataklıkla tek tek öldürüldüklerini görüp ferahlıyorum.

 

Ellerinden kurtulmak için bazen dışarı çıkıp gökyüzünde uçmaya başlıyorum, ama bahçeye yerleşmiş, tanıdık simalar veya Siyonist ajanlar bu sefer uzun menzilli ışın tüfekleriyle bize nişan alıp ateş ediyorlar, ama, bizi öldürme şerefine nail olmak isteyen diğerleri tarafından son anda engelleniyorlar ve hedeflerini saptırıp, bizi kurtarıyorlar.

 

Derken çoğu Belediye Başkanı, Bakan, Milletvekili, İşadamı olmuş… Veya özel bir grup oluşturup lider konumuna taşınmış, yazar-yorumcu, yüksek bürokrat sınıfından bu tanıdık simalar… Zahiren dost, bâtınen düşman bu insanlar, İlahi bir koruma ve program sonucu birer birer hep kendilerinin ayıklandığını, her saldırı ve hıyanet planından bizim sağ salim çıktığımızı görünce paniklemeye ve boyun eğmeye başlıyorlar, hatta bazıları güya bizim arkamızda duruyorlar, ama saldırı ve düşmanlıktan yine de vazgeçmiyorlar ve fırsat buldukça vurmak istiyorlar. Kin duyguları, haset ve hıyanet damarları daha da kabarıyor, ama kuşku ve telaş içinde kıvranıp duruyorlar. Biz ise onların sayısı azaldıkça ve Allah’ın özel inayet ve himayesiyle kutlu sona yaklaştıkça daha cesur ve rahat hareket etmeye ama süreci tedbirli ve temkinli yürütmeye başlıyoruz. Çok şükür ki bu rakipler arasında Milli Çözüm sadıklarından bir kişi bile bulunmuyor.

 

Teheccüt namazından sonraki seher vaktinde gördüğüm bu rüyadan, bir nevi bütün ömür boyunca nifak ve haset ehliyle yaptığımız mücadeleyi, bir filme sıkıştırmış olmanın yorgunluk ve telaşıyla uyanıyorum. Ezeli takdirin ve sonsuz İlahi rahmetin cilvesiyle ve kaderin yönlendirmesiyle haset, fesat ve hıyanet ehlinin bizi ortadan kaldırma ve etkisiz bırakma çabalarının, aslında bizi hayatta tutmaya ve başarılı kılmaya yaradığını fark edip şükrediyor ve derin bir oh! çekiyorum. Bize zarar vermek için fırsat kollayanların, aslında bize bir nevi antrenörlük yaptıkları ve cihat yolunda diri ve dinamik tuttuklarını anlıyorum.

 

Onca kusurumuza ve zaafımıza rağmen, Cenab-ı Hak Zülcelal Hz.lerinin:

 

• Bize hidayet ve inayet buyurması,

 

• En haklı hareketleri ve hayırlı hizmetleri nasip buyurması,

 

• En zorlu ve sıkıntılı sorunları ve saldırıları kolaylıkla aşırtması,

 

• Kâfir, zalim ve hain rakiplere karşı sonunda başarılı kılması nedeniyle büyük bir memnuniyet ve mesruriyet içinde, Hak ve Bâtıl mücadelesinde, Rahmanilerle Şeytanilerin çekişmesinde, Hakkın ve Rahman'ın safındaki bizlere lütfuyla kurtuluş şartlarını ve zafer yollarını açan Yüce Rabbimiz Hz.lerine sonsuz hamdü senalar ederek seviniyorum.

TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ:http://www.millicozum.com/mc/duyurular/ustadimiz-muhterem-ahmet-akgul-hocamizin-ibretli-ve-mujdeli-ruyalari

Yorum Yaz